Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

miras kalmak

  • 1 miras kalmak

    v. descend

    Turkish-English dictionary > miras kalmak

  • 2 miras kalmak

    to inherit, to pass to

    İngilizce Sözlük Türkçe > miras kalmak

  • 3 devlete miras kalmak

    v. escheat

    Turkish-English dictionary > devlete miras kalmak

  • 4 miras

    miras [miːrɑːs] Erbschaft f; Hinterlassenschaft f; Erbe n;
    -e miras kalmak jemandem als Erbschaft zufallen;
    miras yemek das Erbe durchbringen; eine Erbschaft ergattern;
    mirasa konmak eine Erbschaft machen

    Türkçe-Almanca sözlük > miras

  • 5 miras

    miras s
    ohne pl jur Erbe nt
    \mirasa konmak das Erbe antreten
    birinden bir şey \miras kalmak von jdm etw erben

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > miras

  • 6 miras

    "inheritance, estate, bequest, legacy; heritage. - bırakmak /a/ to leave (someone) an inheritance; /ı, a/ to bequeath (something) to (someone). -tan ıskat disinheritance. - kalmak /a/ for an inheritance to be left to (someone). -a konmak to inherit a fortune. - yemek 1. to receive a large inheritance. 2. to squander one´s inheritance."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > miras

  • 7 оставаться

    несов.; сов. - оста́ться
    1) врз kalmak; durmak

    остава́ться до́ма — evde kalmak

    оста́ться дово́льным — memnun kalmak

    оста́лся оди́н рубль — bir ruble kaldı / arttı

    до отхо́да поезда остава́лось три мину́ты — trenin kalkmasına üç dakika kalıyordu

    оста́ться без рабо́ты — işsiz kalmak

    оста́ться без прогу́лки — gezmeden kalmak

    оста́ться на второ́й год (в кла́ссе) — (sınıfta) kalmak

    оста́ться кому-л. (в насле́дство) — (miras) kalmak

    с тех пор оста́лось то́лько э́то зда́ние — o zamandan bu yana ancak bu yapı ayakta kalıyor / duruyor

    у тебя́ оста́лась та кни́га? — o kitabın duruyor mu?

    остава́ться в си́ле (о законе и т. п.)yürürlükte kalmak

    положе́ние остается / продолжа́ет остава́ться напряжённым — durum gerginliğini koruyor

    они́ оста́лись одни́ — bir başlarına kaldılar; baş başa kaldılar ( наедине)

    2) безл.

    тебе́ остаётся то́лько уе́хать — sana düşen, gitmek oluyor

    еди́нственное, что остава́лось сде́лать - уе́хать — yapılacak tek şey gitmekti

    в таки́х слу́чаях ему остава́лось то́лько молча́ть — bu gibi hallerde ona düşen, susmak olurdu

    когда́ до го́рода остава́лось два киломе́тра... — şehre iki kilometre kala...

    ино́го вы́бора не остаётся — başka seçenek yok

    ••

    оста́ться ни с чем — cascavlak kalmak

    карти́на оста́лась за на́ми (на аукционе)tablo bizim üstümüze kaldı

    оста́лось нача́ть да ко́нчить — iş üç nalla bir ata kaldı

    счастли́во остава́ться! — hoşça kal(ın)!

    Русско-турецкий словарь > оставаться

  • 8 მემკვიგრეობით მიღემა

    f.
    miras kalmak, miras almak

    Georgian-Turkish dictionary > მემკვიგრეობით მიღემა

  • 9 hériter

    v i
    miras kalmak

    Il a hérité de la maison familiale. — Aile evi ona miras kaldı.

    Dictionnaire Français-Turc > hériter

  • 10 ereditare

    ti kalmak, miras kalmak

    Dizionario Italiano-Turco > ereditare

  • 11 доставаться

    payına düşmek
    * * *
    несов.; сов. - доста́ться

    ему́ доста́лось сто рубле́й — ona yüz ruble düştü

    доста́ться в насле́дство от кого-л.birinden miras kalmak

    2) безл., разг. ( о наказании)

    ему́ доста́лось от жены́ — karısı ona saparta çekti

    и доста́лось же ей от отца́! — babası onu öyle bir haşladı ki!

    Русско-турецкий словарь > доставаться

  • 12 descend

    v. inmek, alçalmak; saldırmak, baskın yapmak; madene inmek, detaya inmek; soyundan gelmek; miras kalmak; aşağı yuvarlanmak
    * * *
    in
    * * *
    [di'send]
    1) (to go or climb down from a higher place or position: He descended the staircase.) inmek
    2) (to slope downwards: The hills descend to the sea.) inmek, alçalmak
    3) ((with on) to make a sudden attack on: The soldiers descended on the helpless villagers.) saldırmak
    - descent
    - be descended from

    English-Turkish dictionary > descend

  • 13 escheat

    n. mirasçı olmadığından malın devlete kalması, devlete kalan mülk, devletin mirasçılık hakkı
    ————————
    v. devlete miras kalmak, devletçe el koyulmak

    English-Turkish dictionary > escheat

  • 14 escheat

    n. mirasçı olmadığından malın devlete kalması, devlete kalan mülk, devletin mirasçılık hakkı
    ————————
    v. devlete miras kalmak, devletçe el koyulmak

    English-Turkish dictionary > escheat

  • 15 erben

    erben ['ɛrbən]
    vi, vt miras kalmak ( von -den)

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > erben

См. также в других словарях:

  • miras yemek — 1) kendine miras kalmak Erkek çocuk ne kadar miras yerse kız çocuk da o kadar miras yer. F. R. Atay 2) kendine kalan mirası tüketmek Son zamanlarda İzmir deki gazinocu bir amcasından beş bin liralık bir de miras yemişti. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kalmak — nsz, ır 1) Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı. T. Buğra 2) Zaman, uzaklık veya nicelik belirtilen miktarda bulunmak Arabada yalnız dört çocuk kalmıştı. O. C. Kaygılı 3) de Konaklamak, konmak Hemen… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • intikal etmek — 1) yer değiştirmek Sonra bahis yine sempati meselesine intikal etti. H. C. Yalçın 2) anlamak, kavramak 3) miras olarak babadan çocuğa kalmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tevarüs etmek — 1) mal vb. miras olarak birinden diğerine kalmak 2) kalıtım yoluyla birinden diğerine geçmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»